31 Ocak 2013 Perşembe

En Karanlık Yıllar-2: 1992-1993


Türkiye’nin karanlıklar ile örüldüğü yıllar Musa Anter ve Uğur Mumcu suikastlerinden sonra da en acı olaylarla devam etti. Uğur Mumcu cinayetinden sonra 1992 yılında hazırladığı radikal Kürt raporu ile dikkatleri üzerine çeken Anavatan Partisi kurucularından Adnan Kahveci Bolu- Gerede’de ailesi ile geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etti. Olayın ardından ülke genelinden Kahveci ve ailesinin ölümü büyük üzüntü yarattı. Sürekli suikastler ve şüpheli kazaların yaşandığı 90’lı yıllar halkı da derin bir şekilde etkilemiş  ve kamuoyunda büyük tepkilere neden olmuştu.
Kahvecinin şüpheli kazası günümüzde de henüz aydınlatılamamış. Özellikle Kürt sorununun çözüme ulaşması için adımlar atan Musa Anter ve Uğur Mumcu gibi isimlerin ölümlerinin ardında, bu şüpheli kaza da Kürt sorunu  için çözüm arayan “Kahveci’de mi öldürüldü?” sorularının kamuoyunda sıkça tartışılmasına yol açmıştı.
Kahveci’nin kazasından sonra,  17 Şubat’ta Türkiye 5 ölüm acısı daha yaşadı. Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağı Ankara’da düştü. Eşref Bitlis’le beraber 4 subay da şehit oldu. Kazanın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından büyük bir soruşturma başlatıldı fakat; soruşturma sadece iddaalar ışığında hiçbir sonuç alınamadan üstü kapandı. Eşref Bitlis, özellikle PKK- dış bağlantıları arasındaki ilişkileri irdelemiş ve o dönemde “İncirlik’ten kalkan ABD uçakları PKK’ya yardım  ediyor” şeklindeki açıklaması kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı.
Eşref Bitlis, sadece ABD ile ilgili yaptığı açıklamalar gündem yaratmamış , JİTEM’e karşı olduğunu söyleyerek dikkat çekmişti. Bu açıklamaların ardından ve aydınlatılamayan kazadan sonra,  Eylül 2010’da JİTEM kurucusu olduğu belirtilen ve Ergenekon davası tutuklusu  emekli Albay Arif Doğan şu açıklamalarda bulundu: “ Bitlis’i JİTEM komutanlarından Cem Ersever  öldürdü.”
Ergenekon davasının günümüzde hala sürmesi  ve birçok sanığın konu hakkında yaptığı farklı açıklamalar kazanın aydınlatılma süresini uzatmıştır.Özellikle  bu tarz cinayetlerin ve kazaların üstünün kapatıldığı bir ülkede vicdanların bir an evvel rahatlatılmasını temenni ediyorum. 

Melek GEDİK

28 Ocak 2013 Pazartesi

Nükleersiz Bir Dünya Mümkün mü?



ICAN Türkiye (Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılaması İçin Uluslararası Kampanya) Hareketi tarafından düzenlenen dün “ Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer  Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arındırılmış Bir Ortadoğu  İnşa Etmek” adlı uluslararası bir konferans gerçekleştirildi.
Konferansa Avrupa'da nükleer silahsızlanma alanında ve NATO konusunda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri, Ortaoğu’dan Bahreyn, Mısır, İsrail ve İran’dan aktivistler  katıldı.  “Nato’nun nükleer politikası ve Ortadoğu” başlıklı paneline Türkiye’den Gazeteci Mete Çubukçu,  Araştırmacı- yazar  Selin Bölme,  Avukat- Aktivist Arif Ali Cangı, Küresel barış ve adalet komisyonundan  Şenol Karakaş konuşmacı olarak yer aldı.

TÜRKİYE, NPT ANTLAŞMASINI İHLAL EDİYOR
Panelin moderatörlüğünü yapan Greenpeace Akdeniz ofisin’den Cenk Levi, Ortadoğu’da Nato’ nun  tek temsilcisinin Türkiye olduğunu ve bu kapsamda nükleer silahların İncirlik üssünde depo edildiği ve bu depolama ile aslında imzalamış olduğu NPT ( Nükleer Silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin) anlaşmayı ihlal ettiğini söyledi.

SOĞUK SAVAŞ BİTTİ AMA HER YERDE NÜKLEER SİLAH VAR
“İncirlik Üssü” kitabı yazarı Selin Bölme, Türkiye’de Nato’nun tarihsel sürecini ve nükleer silahların Türkiye’de depo edilme amaçlarını şu sözlerle ifade etti: “ Türkiye’de nükleer silah hikayesi İncirlik üssü ile başlamıştır. Özellikle 1950’den başlayarak ABD nükleer silahlarını Avrupa’ya taşımış ve Türkiye’de 70’li yıllarda sevk edilen nükleer silah sayısı 7300 en büyük rakamına ulaşmıştır.  Soğuk savaşı bitmesine rağmen,  nükleer silahlar azaltılacağı yerden 1980 sonrası Türkiye , nükleer silah deposu haline gelmiştir. 1982’de Washington- Ankara arasında “10 hava sahası modernizasyonu” mutabakatı imzalanarak nükleerler silahlar hava üsselerine kaydırılmıştır.

NATO, NÜKLEER SİLAHLARI ARTIRIYOR
Bölme, Türkiye’de şu an 6 nükleer silah deposu olduğunu ve bu depoların soğuk savaş bitmesine rağmen aktif olarak yenilenmesini şu sözlerle ifade etti. “ Soğuk savaş bitmesi ile NATO’nun politikaları , enerjinin merkezi Ortadoğu’ya kaydı.  Nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını imza atan bir ülke olmasına rağmen Türkiye de , nükleer silahlar daha da artırılmaktadır. NATO bu silah fazlalığına olmasına karşı, bu silahlarla nerede ve nasıl kullanacağına dair hiçbir açıklama yapmamıştır.”

İNCİRLİKTEN MİLLİ SAVUNMA BAKANININ BİLE HABERİ YOK
Avukat- Aktivist Arif Ali Cangı NATO ve İncirlik üssü  hakkında şunları kaydetti: “ İncirlik, NATO’nun en büyük Ortadoğu’daki üssüdür. Fakat burada neler depolandığından yada neler olduğunda kimsenin haberi yok. Ben itiraf ediyorum ki; Milli Savunma Bakanın bile yok. ABD’deki bir takım çevreler “nükleer silahlar neden Türkiye’nin bütçesinden ödenmiyor?” sorusu bile Türkiye’de çok sayıda nükleer silah olduğunu bize gösteriyor. Türkiye’ye getirilen nükleer silahlar ile ilgili kararlar malesef göre karar alınmaktadır. “

 NATO, KAPİTALİZİM EN BÜYÜK SİLAHLI GÜCÜ
Şenol Karataş, NATO’nun kapitalizm en büyük silahlı gücü olduğunu ve artık kurulma nedenlerinin ortadan kaldığı bir dünyada bu örgütün var olmasını hiç bir mantıklı açıklamasının olmadığı belirtti.  İncircik üssü hakkındaki bilgileri bile ABD’deki bir sivil toplum örgüttünden öğrendiklerini ve Türkiye’de sadece İncirlik’te  60-90 arasında nükleer silah olduğu sözlerine ekledi.

NATO’NUN YARAMAZ ÇOCUĞU: İSRAİL
Panele katılan Gazeteci Mete Çubukçu, Ortadoğu’daki son gelişmeleri ve bölgedeki ülkelerin her türlü silah çoğaltımına gitmesinin nedenlerini şu sözlerle ifade etti: “ Öncellikle Patriot meselesi ile başlamak lazım. Adana ve Kahraman Maraş’a patriot yerleştirilmesinin nedeni;  Suriye’ye tehdit vermek ve Türkiye’nin bölgede yalnız olmadığını hissetmemek için getirildiler. NATO’nun nükleer silahları bölge entegre etme dışında, bu bölgede bu silahlar sahip iki ülke var. Bunlar; İran ve İsrail. İran’ı büyük bir tehdit olarak algılayan NATO ve ABD malesef İsrail’in bir tehdit unsuru olarak görmüyor.  İsrail, NATO’nun yaramaz çocuğu gibi davranıyor.”

ORTADOĞU ÜLKELERİ 20 MİLYAR DOLARLIK SİLAH ALDILAR
Ortadoğu daki silahlanma hakkında verilere değinen Çubukçu şunları ekledi. “Nükleer silahların dışında Ortadoğu’daki birçok ülke 2020’ye 20 milyar dolarlık konvensiyol silahiar satın almışlardır.  Ortadoğu, silah üreten şirketler için tam bir alıcı bölgesdir. Ve bu üzerinde durulması gereken ciddi bir konudur.”

Melek GEDİK

27 Ocak 2013 Pazar

En Karanlık Yıllar: 1992-1993


Türkiye’nin en karanlık yılları, olarak nitelendirdiğim yıllar birçok aydının öldürüldüğü ve birçok önemli isminde şüpheli kazalardan öldüğü yıllar.
1992 Kürt sorunun çözüme ulaşması için en köklü raporun hazırlandığı yıl oldu. Bu rapor artan terör olayları nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı Özal tarafından istenmiş ve Adnan Kahveci tarafından hazırlanmıştı.  Mayıs 1992’de Kahveci,13 sayfalık “Kürt sorunu nasıl çözülmez” başlıklı bir rapor hazırlayarak, Kürt sorunun enflasyon ve işsizikten daha büyük bir sorun olduğu ve bu sorunun çözülememe sebebinin ise;  Türkiye’nin tam bir demokratik olgunluğa erişemediği olduğunu raporda belirtmiştir.
Kürt sorunu için böyle büyük bir adımın atıldığı 1992 senesinin 22 Eylül’ün de Kürt aydın Musa Anter’in öldürülmesi ise Türkiye için karanlık günlerin başladığını gösteriyordu. Anter’in oğlu Dicle Anter, yıllar sonra yaptığı açıklamada babasının “devlet” tarafından öldürüldüğünü özellikle JITEM’in yaptığını söyleyerek bugün JITEM üyelerinin bir kısmını yargılandığı Ergenekon davasına müdahil olmak istediklerini ama bunun reddedildiğini ifade ediyor. Anter’in yeğeni yazar Orhan Miroğlu ise; “PKK ve JITEM ortaklaşan öldürdüler” iddaasında bulunuyor.
Bu cinayetten sonra 24 Ocak 1993 günü Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun  arabasına koyulan bombanın patlamasıyla ölmesi karanlık günlerin devam ettiğini bir kez daha hatırlattı. Mumcu’nun öldürülmesi ülke genelinde büyük bir  hüzne sebep olmuş ve her kesimde farklı tepkilere neden olmuştur. “İslami Kurtuluş Örgütü” ün üstlendiği cinayetin, üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen failleri hala bulunamadı.


Özellikle son yazılarında PKK- uyuşturucu- Uluslararası istihbarat örgütleri arasındaki bağlantılarını inceleyerek Kürt sorunu üzerine araştırmalar yapan Mumcu’nun ölümü zihnilerde birçok soru işareti bıraktı. Mumcu’nun öldürülmesinden sonra Prof. Dr. Mahir Kaynak:  “Çok şeybiliyordu” şeklinde açıklama yaptı. Doğu Perinçek ise; “ CIA’nin Türkiye mesajı” diyerek
dikkatleri suikastin dış bağlantılarına çekmişti.Özellikle Kürt meselesinin çözüme ulaşması beklenen 1992-1993 senelerinde üst üstüne gelen iki önemli cinayet, kürt  sorununun demokratik yollarla çözülme olasılığını daha da düşürmüş ve ilerleyen günlerde yaşanacak olaylar ile Türkiye’yi siyasi ve toplumsal bir karanlığa sürüklemeye devam etmiştir.

“En Karanlık Yıllar: 1992-1993” başlıklı yazımın diğer bölümlerini sizlerle bir yazı dizisi olarak paylaşacağım.

Melek GEDİK

20 Ocak 2013 Pazar

Ölüm Kokan “Ocak”a İnat



Hala bitmedim umudum
Karanlık günlere, karanlık yüzlere rağmen 
Umut ediyorum bir gün bitecek bütün acılar

Herkesin yüzündeki o tebessüm dolu günleri hayal edebiliyorum

Acının dem olduğu şu günlerde, güneşin ışığı hissedebilenler var benim gibi, 

Ocağın ölüm kokan yazgısını kabul etmeyen,

Giden nice ışıklar gibi, yeni gelen ışıklar olduğuna inanan...

Umudunu kaybetmeyen...

Acılara, ölümlere ağladık hep

Ama yaşamanın verdiği o büyük tutkuyu unutmadık, unutamadık

Güneş elbet doğucak yine, elbette gözyaşları tebessüme dönüşecek bir gün

Karanlıklar ışık, ışıklar umut olacak
Karanlıklarla hatırlanacak ocaklar olmayacak, benim umut ettiğim dünyada...
                                                                                                                           
                                                                                                                        Melek GEDİK



18 Ocak 2013 Cuma

“Ben şekilcilik yapmam” diyenlerden korkuyorum!!!




Sosyal medya , ülkemizde insanların seslerini en hızlı duyurduğu ve etkisini günden güne arttırdığı bir iletişim alanı. Büyük bir kullanıcı kitlesine sahip sosyal medya , zamanla kendi  yayın politikasını da oluşturdu.Bu politikayı ben şu şekilde açıklıyorum: “ İnsanlarla sohbet ederken, inandığın değerlere son derece saygılıyım ama onlarla muhabbetimi bitirdikten sonra sosyal medyadan saydırıyorum ” politikası.

Yeni YÖK tasası taslağı son hali ile Milli Eğitim Bakanlığı gönderildi. Özellikle taslaktaki birkaç madde sosyal medyada gündeme oturdu. Bu maddeler öğrencilerin ve öğretim üyelerinin kılık kıyafet düzenlemesini anlatan maddelerdi.  Bu maddeler ile başörtüsü, sakal gibi insanların hür iradeleri ile tercih ettikleri kılık- kıyafet tarzının önü açılması bekleniyor.

Bu durum her zamanki gibi sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu.  Başörtülü ya da sakallı insanların özgür düşüncenin temel taşı olan üniversiteye  öğrenci ya da öğretim üyesi olarak girmesi yasakçı zihniyette sahip insanları rahatsız etti.  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve üniversite öğrencisi olarak  öğretim üyelerinin hala kılık- kıyafetleri yüzünden derslere girememelerini ve akademik çalışma yapamamalarını anlamıyorum. 

12 eylül zihniyetine sonuna kadar karşı olduklarını söyleyen bu insanlar  baskıcı, otoriter , faşist 12 Eylül zihniyetinden kurtulamamış ve biz maalesef 2013 Türkiyesin’de hala başörtüsüyle ve kılık kıyafetlerle uğraşıyoruz.  Kılık kıyafette getirilen yasakçı zihniyetin kısıtlamalarının sona erdiği bu duruma olumlu yorumlar getirmek  yerine, fütursuzca ve alay eden bir üslupla yaklaşıyorlar.

Her yerde “ Ben şekle takılmam” şeklinde ifadeler kullanıp, fütursuzca sosyal medyadan insanların kılık- kıyafetleri ile alay eden zihniyetleri görmek insanı biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Ve daha  da önemlisi; asıl yapılması gereken YÖK’ te yasakçı düzenlemeleri kaldırmak değil; 12 Eylül’ün mirası bu kurumu tamamen kaldırmak ve 1982 anayasasının yerine 2013 Türkiye’sine yakışır daha modern, özgürlükçü, eşitlikçi ve çoğulcu bir anayasa yapma gayreti içinde olmaktır.

İnsanların fikirlerini saygılıyım ama ikiyüzlülüklerine değil. İnsanların inandıkları ideolojileri sonuna kadar savunmalarını kıymetli bulurum ama vicdanları ile hareket etmelerini  daha onurlu bulurum.

Yeni YÖK taslağını tartışma yaratan maddeleri:

4. madde: "Her öğrenci eğitim öğretim hak ve hürriyetinden siyasi düşünce, dil, din, mezhep, inanç, ırk, renk, cinsiyet, kılık-kıyafet tercihi ve sebeplerle herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit olarak yararlanır. Hiçbir öğrenci yukarıda belirtilen sebeplere dayalı olarak eğitim-öğretim hakkından ve hürriyetinden mahrum bırakılamaz."

5. madde: "Her öğretim elemanı siyasi düşünce, dil, din, mezhep, inanç, ırk, renk, cinsiyet, kılık-kıyafet tercihi ve diğer sebeplerle herhangi bir ayrım gözetilmeksizin serbestçe eğitim-öğretim, araştırma, geliştirme, yayın yapma ve akademik faaliyetlerde bulunmak hakkına ve hürriyetine sahiptir."

Melek GEDİK

13 Ocak 2013 Pazar

Tek ODTÜ’lüler mi Nietzsche okuyor?

Arkadaşlar son günlerde facebook’ta dikkatimi çeken bir şey var.ODTÜ’lü öğrenciler ile İmam-Hatipli öğrenciler arasında kıyaslar yapılıp, bir takım karikatürler paylaşılıyor. Ve hatta şöyle bir kare gördüm; imam-hatipliler sadece kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimi okuyorlar, ODTÜ’lerde sayfalar dolusu kitap. Böyle bir kıyas yapanlar neyin kafasındalar , bilmiyorum ama durum vahim. Ben ODTÜ’lü değilim. İstanbul Üniversitesi öğrencisiyim hatta bir imam- hatip mezunuyum. İnancımız gereği bizim ilk rehberimiz ve en değerli kitabımız Kuran-ı Kerimdir. Ama mukaddes kitabımızın yanında ilim içeren bütün kitaplar başucu kitabımızdır. Kuran’ın ilk ayetinin “ikra” olmasının ve efendimizin “İlim Çin’de de olsa alın” hadisi üzerine bir müslümanın ilime ve bilgiye verdiği önem aşikardır. Yani arkadaşlar merak etmeyin bir imam hatipli olarak biz sadece Kuran okumuyoruz. Biz ilim için yeri geldiğinde tuğla tuğla kitaplar deviriyoruz. Hatta isterseniz bir imam-hatiplinin kütüphanesini anlatayım .Size okuduğum ve kütüphanemde yer alan kitaplardan bahsedeceğim.
Machiavalli- Hükümdarı, 1984- George Orwell, Darağacında 3 fidan- Nihat Behram,
Suya yazı yazmak- Muhiddın Şekur , Foucault- Hapishanenin Doğuşu,
Amak- ı hayal- Filibeli Ahmet Hilmi, Frank Kafka – Dönüşüm , Karanlığa Okunan Ezanlar – Nihat Genç, Nietzsche- Böyle Buyurdu Zerdüşt, Son Devrin Din Mazlumları- Necip fazıl , Sokrates’in savunması,
Devlet- Platon, Alevilik nedir- Mehmet Kırkıncı, Bir Başka açıdan Kemalizm- Abdurrahman Dilipak
Nazım Hikmet- Memleketimden İnsan Manzaraları
Arkadaşlar bir İmam- Hatip mezunu felsefeden tasavvufa, siyasetten tarihe bir çok kitap okuyor. Yazdıklarım sadece bir fikir oluşturması için birkaç örnek.Yoksa bu liste daha uzun...
Postmodernizm akımın temsilcisi birçok yazarında kitabını okudum. Hatta bir imam- hatipli “ne yapar, ne okur” diyorsanız bu konu ile ilgili de keyifli bir sohbet yapabiliriz. Kitap listem kadar film listem de doludur. Hatta bu sohbeti Türkiye sinema tarihi hakkında bile yapabiliriz.Sadece Hollywood filmlerini izleyenler değil; Soyvet rusya, Japon, İran sineması filmlerini izleyenlerle sinemayı konuşabilirim.
Malesef bu şekilde bir yazı yazmak istemezdım lakin eleştirilerin konuşarak değil de arkadan sövülerek yapıldığı bir dönemde bende sövmeden, konuşarak birbirimizi tanıyalım diyorum arkadaşlar. Şu soru aklınıza gelebilir. “Senin gibiler çok az”. Önyargısız,safiyane niyetlerle bakarsanız böyle insanların çok fazla olduğunu görürsünüz. Uzun lafın kısası; önyargısız bir gençlik temenni ediyorum.
Kitap okuyan,eleştiren,ilim sahibi öğrenciler ODTÜ'den ibaret değil. Yeter ki bakmasını bilelim..


* Fotoğraf : Facebook  'Merhaba Aydınlık' sayfasından alıntıdır.


Melek GEDİK

12 Ocak 2013 Cumartesi

Dünya’nın 75 farklı iletişim alanı


Gün geçtikçe hızla büyüyen sosyal medya, 75 farklı ağ ile insanlara hizmet sunuyor. Teknolojinin hızla ilerlemesi ile insanların iletişim kurma alanları da çoğaldı.

Dünya’nın 75 farklı iletişim alanı
















 İşte 75 farklı ağ türlerinden bazıları:
1.Facebook: Arkadaşlarınızla ya da benzer faaliyette bulunduğunuz kişilerle tanışmanıza ortak paylaşımlarda bulunmanıza yarayan bir sosyal medya sitesidir.
2.Twitter:140 karakter sınırıyla (1 sms karakter sınırı) paylaşmak istediklerinizi yayınlayabileceğiniz bir microblogging sitesidir. Mini Blogda diyebiliriz.
3.Worpress: En çok kullanılan Blog (Günce) yazma sitesidir. Ayrıca kısa yoldan web sitesi kurmanıza da imkân verir.
4.Windows Live: Var olan arkadaşlarınızla iletişime geçmek ve yeni arkadaşlar edinmenizi sağlamak amaçlı bir sosyal medya sitesidir
5.Badoo: Yeni arkadaşlarla tanışmanıza yardımcı olan sitelerden en ünlüsüdür.
6.Linkedin: Sanal CV platformudur. İş dünyasındaki profesyonellerin kendiişleri ile ilgili verileri paylaştığı bir platformdur.
7.Bebo: Facebook’a alternatif olabilecek zengin içerikli bir sosyal medya sitesidir. Bloglar, fotoğraflar, videolar ve şarkılar paylaşabileceğiniz yeni insanlarla tanışabileceğiniz ve var olan arkadaşlarınızla iletişime geçebileceğiniz bir sitedir.
8.Vkontakte: Özellikle eski SSCB ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bir sosyal medya sitesidir. Arkadaşlarınızla iletişime geçmenizi, fotoğraf, video paylaşmanızı sağlayan bir sitedir.
9.Orkut: Google tarafından yönetilen Brezilya ve Hindistan’da en çok kullanılan sosyal medya sitelerinden biridir. Arkadaşlarınızla fotoğraf ve video paylaşmanızın yansıra yeni insanlarla da tanışmanıza olanak sağlar.
10.Myspace: Biraz daha müzikle haşır haşır neşir olanların daha çok kullandığı arkadaşlık sitesidir.
11.Google: Google’ın yeni sosyal ağ sitesidir. Takip ettiğiniz/Sizi takip eden kişilerle görüntülü konuşma, fotoğraf, video, link paylaşımı yapabileceğiniz her geçen gün gelişmekte olan sitedir.
12.Friendster: En eski sosyal ağ sitelerinden biridir. Şimdilerde daha çok çevrimiçi oyuna yönelmiştir. Eski popülerliğini kaybetmiş olsa da halen sadık bir kullanıcı kitlesine sahiptir.
13.Flexster: Dünyada en popüler olan film eleştirmenliği sitesidir. Bir film hakkındaki tweetlerinizi otomatik olarak yorumlayıp ona göre not dahi verebilir sizin adınıza. Aynı zamanda diğer film eleştirmenleriyle de tanışmanıza olanak sağlar.
14.Odnoklassiniki: Vkontakte’nin ardından eski SSCB ülkelerinde en çok kullanılan arkadaşlık sitesidir.
15.Viadeo: Daha çok sektörlerinde profesyonel olan kişiler tarafından kullanılmaktadır
16.Flicktr: Yahoo tarafından yönetilen Yahoo şirketini ayakta tutan tek sitedir. Profesyonel fotoğraflarınızı saklayabileceğiniz, paylaşabileceğiniz kusursuz bir ortamdır
17.Last FM: Ülkemizde girişi yasak olan ancak DNS ayarlarını değiştirerek girebileceğiniz oldukça kaliteli bir müzik keşfetme sitesidir.
18.Myheritage: Diğer Sosyal Ağ Siteleri yeni arkadaşlar edinmenizi sağlarken bu sitede aileniz hakkında bilgiler verip soy ağacınızı çıkarıyor ve arkadaşlarınızla paylaşıyorsunuz.
19.Fotolog: Google tarafından yönetilen Flickr’a alternatif olabilecek bir sitedir. Daha çok Güney Amerika’da ve İspanya’da popülerdir.
20.LiveJournal: İlk Blog sitelerinden biridir. Ancak artık eski SSCB ülkelerinin dışında pekte popüler değildir
21.Plaxo: Her birimizin birden fazla mail adresi, saklamak zorunda olduğu telefon numaraları gibi iletişim bilgileri var. Bunlar birçok farklı kaynakta olabiliyor ve bir süre sonra ne neydi kimdi karıştırıyoruz. Plaxo bunların hepsini düzenliyor ve uygun bir veri tabanı haline getiriyor.
22.Xing: İşveren ve iş arayanların daha çok kullandığı bir sitedir. İş bağlantıları bulabilir, etkinlikler düzenleyebilir, sektörünüzle ilgili bilgiler edinebilir, şirketleri inceleyebilirsiniz.
23.Stumble Upon: İnternette sörf yapmak deyimine yepyeni bir anlam kazandırmış sitedir.
24.DeviantART: Sanatçıların çizdikleri resimleri, çektikleri fotoğrafları vs. paylaşabildiği hatta satabildiği bir platformdur.
25.My Opera: Opera Tarayıcı kullananlar başta olmak üzere Blog yazabileceğiniz, Fotoğraflarınızı paylaşabileceğiniz, Opera’mdaki sık kullanılanlarınızı paylaşabileceğiniz ve yeni arkadaşlar edinebileceğiniz bir site.
26.LiveMocha: Dünyanın dört bir yanından her dilden insanın birbirine dil öğretmeye çabaladığı site
27.Muxlim: Dünyanın dört bir yanından Müslüman arkadaşlar edinmenizi sağlayan bir site.
28.Tumbir: Girdilerinize yazı, fotoğraf, alıntı, link, sohbet, ses ve video ekleyebildiğiniz mini blog sitesidir.
29.Dailybooth: Her gün bir fotoğrafınızı yükleyerek (Web cam ile çekerek daha çok) kendinizi tanıtır, o gün ne yaptığınızı vs. anlatırsınız. Özellikle ABD, Rusya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde oldukça çok kullanılmakta bu sitedir.
30.Meetup: Genelde sosyal ağ sitelerinin arkadaşlığı sanal dünya üzerine kuruludur ancak Meetup sizinle aynı şeylere ilgi duyan insanlarla gerçek hayatta buluşup tanışmanızı sağlamayı hedefler.
31.Picasa: Binlerce fotoğrafı ücretsiz olarak saklayabildiğiniz, paylaşabildiğiniz, yoruma açabildiğiniz, yer imi ekleyebildiğiniz bir Google servisidir.
32.Blogger: Türkiye’de en çok kullanılan Blog servisidir. Dilediğiniz her konuda dilediğinizi yazabilir.
33.Youtobe: Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alınan, kısaca “Video Paylaşım Sitesi” olarak adlandırabileceğimiz bir web sitesidir. Web sitesi yaklaşık 200 milyon video barındırmakta.
34.My Yahoo: Dünyanın en büyük e-posta servislerinden biri olan Yahoo’nun Facebook’a benzer çalışması My Yahoo. Chat yapabilir, günlük falınıza bakabilir, arkadaşlar ekleyebilir, yeni müzikler keşfedebilir, oyunlar oynayabilir, iş dahi bulabilirsiniz.
35.Digg: Daha çok teknoloji alanında yeni haberlerin paylaşıldığı bir sitedir.
36.Slide Share: PowerPoint, PDF, OpenOffice ve Keynote türü sunumların paylaşılabildiği bir sosyal medya sitesidir.
37.PhotoBucket: Ücretsiz fotoğraflarınızı saklayabileceğiniz, paylaşabileceğiniz, yeni arkadaşlar edinebileceğiniz bir fotoğraf paylaşım sitesi.
38.Vimeo:Youtube’a göre daha kullanışlı ve video kalitesi daha yüksek olan video paylaşımı sitesidir.
39.İlike: Sevdiğiniz sanatçıları, şarkıları “ilike” layıp size sizin tercihlerinize uygun başka şarkı ve şarkıcılar sunan, yeni arkadaşlarla tanışmanızı ve arkadaşlarınızla müzik deneyimlerinizi paylaşabilmenize imkân verir.
40.Designmoo: Grafik dizayn ile uğraşan insanların çalışmalarını paylaşabildiği bunlar hakkında bloglar yazabildiği daha çok bu konuda profesyonel, elit diyebileceğimiz insanların bulunduğu bir sitedir.
41.Google Reader: Sevdiğiniz blogları, haber sitelerini ve sayısız farklı RSS servisini okuyabileceğiniz Google servisidir.
42.Dailymotion: Youtube’un ardından dünyada en çok kullanılan video paylaşım servisidir.
43.Scribd: Milyonlarca farklı kitap, tez ve doküman bulabileceğiniz, indirebileceğiniz, okuduğunuz ve eklediğiniz dokümanları arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz oldukça kaliteli bir dosya paylaşım sitesidir.
43.Fizy: Günde 600.000 kullanıcının ziyaret ettiği çok rahatça müzik dinleyebileceğiniz, arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz Türk yapımı bir sitedir.
44.Connect: Daha çok eski SSCB ülkelerinde kullanılan arkadaşlık sitesi. Kullanıcıların fotoğraflarına not verme özelliği ile de oldukça ilginç bir sitedir.
45.DesingFloat: Grafik tasarım, interaktif tasarım, endüstri ürünleri tasarımı, kimlik ve markalama, dijital sanat, baskı tasarımı, tipografi, web tasarımı, CSS örneklemeleri ve dersleri, galeriler vb. gibi sayısız türde hazırlanan tasarımlarınızı paylaşabilmenize ve paylaşılanları incelemenize fırsat tanıyan bir site
46.Dzone: Binlerce farklı çalışmadan dilediğinizi indirebileceğiniz teknoloji dünyasındaki son gelişmeleri size mail olarak atan ve Refcardz adlı hizmeti size sunan profesyonellere yönelik bir sitedir.
47.Tutorial9: Adobe Illustrator, Photoshop, Fotoğrafçılık, Fireworks ve Web Tasarımı konusunda dersler anlatabildiğiniz ve alabildiğiniz okudukça ve yazdıkça çeşitli stickerlar kazandığınız, öğretmen ve öğrencilerle tanışabildiğiniz ve en önemlisi PS brushları, icon paketleri, wordpress temaları gibi kolay bulunmayan içerikleri ücretsiz indirmenize olanak sağlayan sahip sitedir.
48.Panoramio: Google Maps için Google tarafından satın alınmış çevrenizdeki mekânların fotoğraflarını paylaşabileceğiniz bir sitedir.
49.Instagram: En popüler iPhone uygulamalarından biridir.  Çektiğiniz fotoğraflara çeşitli efektler uygulayabilir anında paylaşabilirsiniz.
50.Kaboodle: Daha çok bayanlar için tasarlanmış bir site. Moda ile ilgili son trendler, makyaj malzemelerinin ayrıntılı incelemeleri vb. (şahsen çok anlayamadığım) aynı zamanda ürünlerinde satışa çıkarılabildiği bir sosyal medya sitesidir.
Kaynak:sosyalsosyal.com

10 Ocak 2013 Perşembe

Ortak Türkü: “HASRET”


Dünyanın en uzun türküsüydü  hasret türküsü...
Ayrı dünyaların ortak diliydi.
Bitmek bilmeyen  günlerin, haftaların, yılların kelimesiydi.
Umudun diri tutulduğu masum yüreklerin ifadesiydi.
Ayrılıkların, sevdaların gözyaşıydı.
Herkesin kalbinde var olan sonsuz acısıydı.
Kimi zaman ana babanın, kimi zaman evladın, sevgilinin adıydı.
Kara trenlerin, giden gemilen ardından sallanan bir eldi .
Sevdanın en zor duygusuydu.
Gözleri ıraklarda olanların müthiş ağrısıydı.
Ve hala insanların dilinden düşmeyen bir türküydü hasret...            

Melek GEDİK