Böyle bir yazı yazmaya itiraf etmeliyim ki; “Seksenler”
dizisini izlerken karar verdim. “Seksenler” dizisi, 1980’den başlayarak Türkiye’nin 33 yıllık geçmişinin ve
değişiminin hikayesini anlatmak için yola çıkmış , eğlenceli bir sit-com. Dizinin 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki
bölümleri ise; izlendiğinde insanda garip duygular bırakıyor. 12 Eylül’ün faşistçe
uygulamalarını ironik bir şekilde anlatan dizi, askeri dönemin “şekilcilik” yüzünden yaptığı
uygulamaları alttan alta eleştirerek, aslında ağlanacak halimize dizi yoluyla güldüğümüzü de gösteriyor. Dizi de özellikle
bıyığı, sakalı , kılık- kıyafeti yüzünden içeri alınan gençlerden bahsediliyor.
Dizi, bu şekilciliğin yanında Cem Karaca
, Zülfi Livaneli gibi sanatçıları dinleyenlerin, Yılmaz Güney filmleri
izleyenlerin , Can Yücel şiirleri okuyanların , “umut”kelimesi kullanan
insanların geçmişlerine bakılmadan “ vatan hain”i kabul edilip, günlerce gözaltında
alındıklarını , hatta sırf bu saydığım nedenler yüzünden Selimiye’de işkenceye maruz kaldıklarını da
anlatıyor. 12 Eylül, insanların sırf bıyık ve sakalları , giydikleri kıyafetler,
dinledikleri sanatçılar yüzünden, içeri
alındıkları faşist bir dönem olmuştur.
Siyasi eğilimli, ne olursa olsun, 12 Eylül 1980 darbesi her kesimden gelen
insanın üzerinden silindir gibi geçmiştir. Darbenin görünen kısmının yanı sıra; alt metninin okumasını yaptığımızda;
bu darbe ile Türkiye’de bütün muhalif damarların önüne set çekilmiş, 24 Ocak
kararlarının uygulanması için muhaletfetsiz
bir zemin oluşturulmuş, popüler kültür topluma entegre edilmeye çalışılmış ve gençler
apolitikleştirilerek susturulmuştur. Bu darbenin asıl amacı ise; ABD’nin neoliberal politikaları sessiz sedasız
asker eliyle Türkiye’ye uygulanmaya
çalışılmasıdır. Şu an unuttuğumuz bu acı dönemler mevyesini çoktan vermiş.
Gençler popüler kültürün bütün etkilerine maruz bırakılmış ve siyasete olan
bakış açıları “suya sabuna dokunmamak” şeklinde gelişmiştir. Bu yaşanan faşist
ve acı dönemin sonuçlarını bir kez hatırlatarak maziyi unutmamamız gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü unuttuğumuz her acıyı yeniden yaşamaya maruz kalabiliriz. 12
Eylül darbesi sonuçları ile ilgili bazı
rakamlar vereceğim. Lakin bu rakamlar resmi rakamlardır ; fakat ben bu
rakamların gerçek olmadığını, durumun
korkunçluğunu azaltmak için askeri yönetim tarafından en asgari düzeyde
verildiğini düşünüyorum.
12 Eylül 1980 darbesini
görünen vahim sonuçlar:
·
650.000 kişi göz altına alındı.
·
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
·
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
·
7 bin kişi için idam cezası istendi.
·
517 kişiye idam cezası verildi.
·
Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli
suçlu, 1'i Asala militanı).
·
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
·
71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
·
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
·
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
·
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
·
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
·
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
·
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
·
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
·
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
·
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
·
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin
işine son verildi.
·
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
·
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
·
31 gazeteci cezaevine girdi.
·
300 gazeteci saldırıya uğradı.
·
3 gazeteci silahla öldürüldü.
·
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
·
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
·
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
·
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
·
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
·
14 kişi açlık grevinde öldü.
·
16 kişi -kaçarken- vuruldu.
·
95 kişi -çatışmada- öldü.
·
73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
·
43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi.
Melek GEDİK