Ekmek Arası Un Helvası
Hani derler ya, “
Çocukken, çocuğa ne öğretilirse; ömür boyu unutmaz.” diye gerçekten çok doğru.
Çocukken yaşadıklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, öğrendiklerimizi, hiç
unutmuyoruz. Benim de acı, tatlı birçok anım olmuştur. Fakat ilkokul 4. sınıfa
giderken arkadaşımın yanında getirdiği ekmek arasına konulmuş un helvasını hiç
unutamam. O anda çocukluğun verdiği bir şaşkınlık yaşamıştım. Tost makinasına
bastırılmış bayat ekmek arasındaki şekerli un helvasını görünce çok garibime
gitmişti. Benim bildiğim tostun arasına kaşar, peynir, sosis, sucuk
konulabilirdi. O kadar bu duruma şaşırmışım ki eve gidip anneme anlattım. O da
döndü bana şunları söyledi: “Kızım ne yapsınlar demek ki mutfaklarında yok.
Olsa annesi neden konmasın ekmeğin arasına peynir? “dedi. Annem , “Allah
kimseyi yoklukla imtihan ettirmesin” dedi ardından. Bu olayı ömrüm boyu unutamadım.
Sanırım benim yaşıtım, sıra hatta mahalle arkadaşımın istediğini yiyememesi ya
da istebilecek bir seçeneğinin olmaması içime oturmuştu. Yoksulluk, fakirlik,
çaresizlik gibi sözlerin yazılması bile bu kadar güçken, bu sözleri yaşayan
insanların olması ne büyük imtihan...İnsanların, çocukların böyle büyük
imtihanlardan geçtiğini bildikten sonra isyan ettiğimiz şeyleri düşünmek çok
acı geliyor. Şükrü unutmak, güya acı içinde kıvranmak , sayısız arzu ve istek
içinde kaybolmak ne büyük keder... Zaman zaman bu olay aklıma geçtikçe düşünüp
duruyorum. Bu kadar çilenin, yoksulluğun, acının içinde senin acı çekmen, senin
dertlenme, senin üzülmen hak mı? diye. Tabi ki değil. Sonsuz nimetler içinde
yaşarken “Neden benim başıma geliyor bunlar ?” sorusunu ağzımıza almak, büyük
bir şükürsüzlükten başka ne olabilir ki. Yoksullukların, savaşların,
hastalıkların, ölümlerin yaşadığın bu dünyada bunları yaşamadan, kaderlerimize
neden isyan ediyoruz, anlamıyorum. Şükürsüzlükle, mutsuzluklarla, isyanla geçen
bugünlerimizin bir gün farkına vardığımızda, umarım, yegane nimetlerimiz olan
akıl ve beden sağlığımız, çalışma şevkimiz, ana- babamızın üzerimizde olan
merhameti, Allah dostlarının var olan sıcaklıkları, duaya olan inancımız
bitmemiş olur.
Melek GEDİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder