6 Mayıs 2013 Pazartesi

Ekmek Arası Un Helvası

Hani derler ya, “ Çocukken, çocuğa ne öğretilirse; ömür boyu unutmaz.” diye gerçekten çok doğru. Çocukken yaşadıklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, öğrendiklerimizi, hiç unutmuyoruz. Benim de acı, tatlı birçok anım olmuştur. Fakat ilkokul 4. sınıfa giderken arkadaşımın yanında getirdiği ekmek arasına konulmuş un helvasını hiç unutamam. O anda çocukluğun verdiği bir şaşkınlık yaşamıştım. Tost makinasına bastırılmış bayat ekmek arasındaki şekerli un helvasını görünce çok garibime gitmişti. Benim bildiğim tostun arasına kaşar, peynir, sosis, sucuk konulabilirdi. O kadar bu duruma şaşırmışım ki eve gidip anneme anlattım. O da döndü bana şunları söyledi: “Kızım ne yapsınlar demek ki mutfaklarında yok. Olsa annesi neden konmasın ekmeğin arasına peynir? “dedi. Annem , “Allah kimseyi yoklukla imtihan ettirmesin” dedi ardından. Bu olayı ömrüm boyu unutamadım. Sanırım benim yaşıtım, sıra hatta mahalle arkadaşımın istediğini yiyememesi ya da istebilecek bir seçeneğinin olmaması içime oturmuştu. Yoksulluk, fakirlik, çaresizlik gibi sözlerin yazılması bile bu kadar güçken, bu sözleri yaşayan insanların olması ne büyük imtihan...İnsanların, çocukların böyle büyük imtihanlardan geçtiğini bildikten sonra isyan ettiğimiz şeyleri düşünmek çok acı geliyor. Şükrü unutmak, güya acı içinde kıvranmak , sayısız arzu ve istek içinde kaybolmak ne büyük keder... Zaman zaman bu olay aklıma geçtikçe düşünüp duruyorum. Bu kadar çilenin, yoksulluğun, acının içinde senin acı çekmen, senin dertlenme, senin üzülmen hak mı? diye. Tabi ki değil. Sonsuz nimetler içinde yaşarken “Neden benim başıma geliyor bunlar ?” sorusunu ağzımıza almak, büyük bir şükürsüzlükten başka ne olabilir ki. Yoksullukların, savaşların, hastalıkların, ölümlerin yaşadığın bu dünyada bunları yaşamadan, kaderlerimize neden isyan ediyoruz, anlamıyorum. Şükürsüzlükle, mutsuzluklarla, isyanla geçen bugünlerimizin bir gün farkına vardığımızda, umarım, yegane nimetlerimiz olan akıl ve beden sağlığımız, çalışma şevkimiz, ana- babamızın üzerimizde olan merhameti, Allah dostlarının var olan sıcaklıkları, duaya olan inancımız bitmemiş olur.


Melek GEDİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder