
.
"Zabıtamız ne iş yapıyor bilmiyorm. Adım başı peçete
satan çocuklar,dilenciler yolda yürütmüyorlar bizi." Cümleler böyle,üslup
feci. Merhametsiz,soğumuş kalbi suratından bile belli oluyor.. Kıyafetlerinden
anladığım kadarıyla, spordan dönüşte hanımefendi. Ayakkabıları on metre geriden
'buradayım' diye bağırıyor.
Bunları duyunca ben dehşete kapılıp,soluğu çocukların ve
ablaların yanında aldım. Hepsini uyardım biri zabıtayı çağırdı,toplayacaklar
sizi diye. Hepsi dağıldı, teşekkür ede ede...
Biri var orada öyle gitmiyor. Para verdim dedim ki:
"selpağa ihtiyacım yok canım. çantamda var benim, sen kendine harçlık et
bunu" tamam dedi. Aradan 5-10 dakika geçti yanıma geldi."Abla para
verdin,mendil al hak geçer" dedi bana. Çocuğun içi rahat etsin diye aldım
mendili, " hadi git ablacım bak gelir zabıta" dedim. Gitmiyor. Sebebi
mendilleri bitmemiş daha.
Her mendil satan çocuğun kaderidir şu soru : " kim
çalıştırıyor sizi". Bende sordum tabi. Öyle saf,öyle güzel anlattı. Annesi
diyormuş git sat diye. Düşünüyorum hangi anne ister, çaresiz anneler ister
sanırım. 6 kardeşi varmış Mehmet'in. İlk dönem takdir almış okulundan,6. sınıf
öğrencisi bir oğlan.
Böyle sohbet ederken birden sordu bana " abla burada
berber var mı" diye. Gülmeye başladım tabi saat kaç olmuş,mendiller elde
saçlar kız gibi. Öğretmenin mi kızıyor
dedim. "Yok, annem kızıyor. Bir keresinde çok kızdı kestir dedi
kestirmedim. En sonunda araba çarptı bana." dedi. Tamam dedim içimden
çocuk annenin ehemmiyetini anlamış. "Annen kızarsa bir şey mi olur"
diye sordum. Verdiği cevap beni eritti resmen. Gözlerim dolu dolu, tutamıyorum
kendimi çocukta üzülmesin diye belli etmemeye çalışıyorum.
"Abla cennet annelerin ayakları altında ya" dedi.
Ay dedim içimden kurban olurum senin gözlerine,ellerine...
Beni can evimden vurdu Mehmet.Dünyaya mağrur,terbiyeli,
hak-hukuk olayını idrak etmiş bir müslüman yetişiyor heralde dedim. Biz
bilmezdik 12 yaşımızda cennetin annelerin ayakları altında olduğunu..
Sarıldım boynuna öptüm. Şimdinin teknoloji canavarlarından değil
ki o. Terbiyesiz,saygısız hiç değil. Ekmeğinin,okulunun derdine düşmüş canını
sevdiğim.
Dedim ki Mehmet'e " Bak Mehmet, ablacım oku! Okumayana
ekmek vermeyecekler. Muhakkak oku. Namazını kıl, müslüman bir adam ol. Allah
için çalış." Mehmet pat yapıştırdı cevabı: " Abla ben 5 vakit namaz
kılıyorum, bir tek öğle kaçıyor heheheh." Dedim ki içimden, seni alsam eve
götürsem ne güzel olur. İkinci vuruşu yaptı Mehmet, sadece güzelliğiyle.
Oh dedim, ne güzel. Öğleleride kaza yaparsın maşallah sana.
Arkadaşım gelince ayrılmak zorunda kaldım yanından, öpe koklaya. Kim bilir
kaçta bitirdi mendilleri bilmiyorum. Biz eve gittik yayıldıkta, Mehmet kaçta
yattı acaba.
Dün arabayla geçerken Fatih'ten bir de baktım Mehmet iki
şeridin ortasında elinde mendiller, saçlar kesilmemiş. Çıldırdım resmen,
bağırdım el salladım."Mehmeeeet" diye bağıran bir deli trafikte.El
salladı oda bana.İçim acıdı. Biz çocukken cumartesiyi iple çekerdik. O gün bir
şey yapılırdı çünkü. Hiçbir şey yapılmasa evde tv izlerdik,tembellik yapardık.
Mehmet gündüzden başlamış çalışmaya,kurban olurum. Öğretmenlerin gıcık soruları
vardır ya " haftasonu ne yaptınız " diye. 12 yaşında bir çocuğun
cevabı "mendil sattım" olmamalı ya. Olmamalı.
Saçlarını kestirememiş. Neden? Vaktin mi olmadı Mehmet, yoksa paran mı?
Saçlarını kestirememiş. Neden? Vaktin mi olmadı Mehmet, yoksa paran mı?
Ben artık peşini bırakmam bu çocuğun. Akşamı beklerim bir
kere öpsem kâfi.. Bir kere sarılınca,dünyanın bütün güzelliğini içine almış
gibi hissediyor insan. Allah onun gibi terbiyeli çocukları, daha hayırlı
şartlarda yetiştirmeyi bize nasip etsin.
Terbiyesiz, teknoloji canavarlarının ana-babalarınada Allah
merhamet versin. En başta mendil satan çocuğu zabıtaya şikayet eden, kalbi
mühürlenmişlere....
Pınar KÖSE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder