İnsanların ayrıntılara boğulmadığı günlerden kalma güzel bir cümle vardı:
"Göz gördü gönül sevdi". Ali Ayçil
"Göz gördü gönül sevdi". Ali Ayçil
Ali abimiz ne güzel demiş. İnsanların ayrıntılara boğulmadığı o günlerle alakalı. Biz facebook ve twitter çocukları olarak o günlere erişemedik ne yazık. Babaanne evlerinin yemek koktuğu,bir kaç demlik çay ile sabaha kadar sohbetin döndüğü,o lavanta kokulu günlere yetişemedik.
Şu yukarıdaki mübarek söz gibi ayrıntılara boğulmadığınız o günlerde istemez miydiniz sevmeyi? Gözünüzün görüpte, gönlünüzün safiyane duygular beslemesini.. Hepimiz isterdik elbet. İlle de karşı cinsle ilgili bir durum değil bu. Anayı,babayı,dostu,akrabayı... Karşılıksız sevmek,sabretmek,iyilik için koşmak. Bu kavramlar yarım yüzyıl kadar öncede kaldı artık.
Tüketmeye itildiğimiz,evlerimizde ebeveyn-kardeş ilişkilerimizi yürütmeye ‘çalıştığımız’ bu yeni dünya bizimdir arkadaşlar. Elektriklerin kesilmesiyle evde geçmeyen zaman bizi nerelere götürüyor. Belki söylediklerim binlerce kez söylendi. Belki klişe gelecek sizlere. Ama ne yazık ki gerçek.
Tüketmeye itildiğimiz,evlerimizde ebeveyn-kardeş ilişkilerimizi yürütmeye ‘çalıştığımız’ bu yeni dünya bizimdir arkadaşlar. Elektriklerin kesilmesiyle evde geçmeyen zaman bizi nerelere götürüyor. Belki söylediklerim binlerce kez söylendi. Belki klişe gelecek sizlere. Ama ne yazık ki gerçek.
Hadi hepimiz kabul edelim. Çoğumuz günün birinde bize kapıyı açamayacak ev halkına “bugün ne yaptın” gibi basit bir soruyu sormuyoruz. Çoğumuz otobüste cama kafamızı yaslayıp uyumak varken, akıllı telefonlarımızla geyiklere dalıyoruz. Mesajlaşmanın bile bir güzelliği vardı diyeceğimiz dönemlere gidiyoruz. Evet mesajlaşmak mektuplaşmak gibi tarihe gömülüyor.
Biz bu acımasız dünyanın çocukları olarak duygularda başta olmak üzere her şeyi hızlandırılmış ders tadında yaşamaya başladık. Bir silkelenmek herkese iyi gelecektir belkide. Zira bu köprüden önce son çıkışa benziyor. Sosyal medyadan kafasını kaldırabilenler umut vaadediyor artık.
Blog için ilk yazım belki çok karamsar gelebilir. Ama insanlara gereksiz hayallerle doldurmak yerine,naçizane uyarmak daha faydalı diye düşünüyorum. Ben bu yazıyı yazmaya çalışırken yukarıdaki sevimsiz kategoriye kendimi de dahil ettim. İnşallah, evde pişen çorbanın hamburgerden daha lezzetli olduğunu farkedebilir, sosyal medyadan kimsenin uzmanlaşamayacağını idrak ederiz.
Belki bizimde evlerimiz bir ikindi vakti lavanta kokar.. Belki bir gecede 5 arkadaş 3 demlik çay içeriz..
Blogumuza hoşgeldiniz:)
Pınar Köse
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder