4 Haziran 2013 Salı

Evcilik , Doktorculuk , Poliscilik

Günlerdir olayları sosyal medya , Ulusal Tv , Halk Tv  ve  ana akım medya kanallarından   oldukça aralıksız bir şekilde takip ettim . Gerçekleşen bu direnişte çeşitli farklı gruplar ( takım , siyaset , mezhep vs. ) birleşirken değişen tuhaf bir ayrım gördüm . İslamcılar ve Anti - İslamcılar ...
Gülünç bir ayrım bu bir parti toplumun dini görüşlerini değerlendirmede ölçü haline geldi . Direnişe destek veriyorsanız siz dinsiz bir vatandaşsınız yok tam tersi ise sığ bir yobazsınz . Dinin tüm unsurları nasıl hiçe sayılabiliyor ? Kim nasıl bizlerin inançlarının ne olduğu hakkında karar verebiliyor . Toplumda oluşan bu anlamlı birleşmenin içinde gülünç olan ayrım tamda bu oluyor bana göre ve bence çoğu kişiye göre de bu olacaktır. Herkese sormak istiyorum din dönemlik bir parti ile sınırlandırılabilir mi ?
Olayların gelişen bu - bana göre gülünç _ yanı ile birlikte dikkat çekici başka bir kısmı vardı . Poliscilik oynayanlar ...  “Mahkumlarla Deney “filmini izleyenler bilirler . Bir grup insan yapılacak bir deney için para karşılığında denek olmaya karar verirler ve oyun başlar . Grup ikiye ayrılır mahkumlar ve gardiyanlar . Hapishanede geçecek olan bu deneye getirilen denekler yolda geçirdikleri süre içinde arkadaşlık kurarlar . Ta ki oyunun kuralları belli olana kadar sürecek olan bir arkadaşlıktır bu . Günümüzde yer alan eş bulma programlarında oldukça sık rastladığımız şu elektrik alma mevzusu var ya bunu arkadaşlığa uyarlarsak iki denek arasında oluşan arkadaşlık büyük bir elektrik ile başlıyor . İşler bu iki arkadaştan biri mahkum biri gardiyan olduğunda bozuluyor . Bizim muhteşem dost görünen ve deney için gardiyan olarak seçilen karakterimiz bir anda gücünün farkına varıyor . Sahte gücü ile oluşturduğu Hitler edası tavırlarını birleştirerek tam bir iktidar kuruyor . Bu durumda dostluk sona eriyor ve yerini ciddi bir savaş alıyor . Bu filmi hatırlatma sebebim izleyenler ya da izlemek isteyenlerin meydanda poliscilik oynayanları birde bu gözle izlemeleridir . Açacak olursam eğer filmde gardiyanların içinde, bulundukları güce kapılıp özünü kaybedenler yer alıyor ya da özlerine dönüyorlar demeliyim . Birde bu güce tutsak olmayan birkaç gardiyan var onlara engel olamadıkları için aforoz edilerek mahkumlar arasına atılan . Benim kastım aforoz edilecek olan kısım değil tabi anlaşılacağı üzere . Tüm bunları birleştirdiğimde diyorum ki Freud haklı sanırım …
Hayatımıza insanlar girer ve çıkar , olaylar yaşarız ve biter . Biten her şeyin ardından biz kalırız . Her adımımızla , seçimimizle , hareketimizle kalırız  . Meydanda canla başla direnen yürekli insanlar bağırın , haykırın ... Ama lütfen çirkinleşmeyin  . Tayyip üçüncü köprünün adına Emine koy tüm Türkiye üzerinden geçsin yazacak kadar zıvanadan çıkmayın . Savaşın , tartışmanın bile bir asaleti vardır . Gerçekleştirdiğiniz  bu güzel , anlamlı  direnişe yanlış fırça darbeleri atmayın . Atılan tek bir yanlış fırça darbesi tüm tablonun anlamını değiştirir . 

Gökçe Öztürk

1 yorum:

  1. yazılarında konu bütünlüğünü korumaya çalış tek bir pencereden bakıp gördüklerini en iyi şekilde anlatırsan çok daha güzel bir yazı çıkar ortaya ikinci olarak ben en başından beri taksim,beşiktaş vs gibi yerlerdeydim o direniş tv den ve gazeteler farklı yansıtılmış olabilir ama gerçekten orda bir sürü farklı ideoloji ve tek bir yürek ve hiçbir zaman rastlayabileceğimi düşünmediğim bir kardeşlik daha doğrusu "insanlık" gördüm orda.hiç kimse birbirine ne ideolojisini soruyordu ne de önemsiyordu ve tvlerin din üzerinden yarattıkları polemiklerin hiç biri gerçeği yansıtmıyor, o direnişin içeriği her geçen gün gelen siyasi partiler gruplar sayesinde boşalıyor,boşatılıyor ama bunu öne sürerek ordaki mücadeleyi küçümsememeliyiz keşke o ilk anlardan birini yaşabilseydin yazılarında başarılar
    L99

    YanıtlaSil