Ünlü yönetmen ve yapımcı Osman Sınav, 1960’lı yıllarda sağcı-solcu diye bölünen
gençlerin isyan noktalarının aynı olduğunu belirterek, gençlerin sadece “ Bağımsız Türkiye” istediklerini
söyledi.
Ünlü yönetmen ve yapımcı Osman Sınav ile yaptığı projeleri,
projelerine gelen tepkileri, sanata ve
ideolojiye bakış açısını sorduk.
SOL BAŞKALDIRAN, SAĞ YARATICI
Osman Sınav en son
yayınlanan Uzun hikaye filmindeki hak,
adalet ve eşitlik kavramlarını savunduğu için sosyalist damgası yiyen Ali
karakteri üzerinden dönemin ideolojisini şu sözlerle değerlendirdi: "Uzun Hikaye 1940’larda başlayan 1970’li
yıllara uzanan bir dönem filmidir. Sol ve sağ kavramlarının anlamlarına baktığımızda sol kavramı;
başkaldıran, itiraz eden , analitik zekaya sahip, düşünce yapısını
içerir. Sağ kavramı ise; yeniliklere açık ve
yaratıcı düşüncelere sahip düşünce yapısını. Bir dönem Türkiye’de hak,
adalet, hukuk deyince “Sen komünist
misin?” derlerdi."
TÜRKİYE’DE ÇOK AZ İNSAN MARX OKUYUP, SOSYALİST OLMUŞTUR
Sınav, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan sağ-sol
kavgasının çıkış noktasını, bu ideoloji ile hareket eden gençlerin isyan noktalarının aynı
olduğunu belirterek şu sözlerle anlattı: “Türkiye’de ideolojik kavramlar
birbirine çok karışmış. Çok az insan Marx okuyup, sosyalist olmuştur. Halka baktığımızda aynı aileden birisi
solcu, birisi ülkücüdür.
Buradaki ayrımda bütün gençlerin çıkış noktası; “Bağımsız bir
Türkiye” idi . Muhafazakar kesimden gelen gençler milliyetçi, daha dinden uzak kesimden gençler ise komünist
olmuşlardır. Dönemin sosyolojik analizi yapılırsa; altından bu yaptığım ayrım
çıkar."
MARX, OSMANLI’YI BİLSEYDİ
DAHA FARKLI BİR KİTAP YAZARDI
UZUN HİKAYE, İSYAN AHLAKINI ANLATIYOR
Sınav, bir ülkücü ya da islamcının hak konusunda hareket
noktasını , “Hak edenin ücretini alnını teri soğumadan vereceksin” hadisi
olduğunu , gençlerin yetiştirilme
tarzlarına göre bir taraf seçtiğini söyleyerek, Uzun hikayenin bir isyan ahlakı
filmi olduğu söyledi.
ABDÜLHAMİT’İ BİLMEDEN İSLAMLA, LAİKLİKLE OLAN SORUNLARIMIZI
ÇÖZEMEYECEĞİZ
Sınav, çekmeye hazırlandığı dönem dizisi “Karakeçili” yi neden
yapmak istediğini şu sözlerle anlatti: “Abdülhamit’ten itibaren tarihe bakmamız
gerekiyor. Eğer o dönemden bakamazsak Cumhuriyet ile ilgili yaşadığımız hiçbir
sorunu çözemeyeceğiz. Toplumsal çatışmalarımızı o dönemden itibaren analiz
ederek günümüze bakmazsak; İslamla,
Laiklikle, dış politikayla , Dünya’daki
yer alışımız ile ilgili sorunları çözemeyeceğiz. Ve maalesef kişiliksiz bir ülke olacağız.Dünyanın en
oynak ve tehlikeli yerindeyiz.”
SANATI İDEOLOJİNİN EMRİNE VERİRSEN, BİLDİRİ KAĞIDI OLUR
Sinema ve ideoloji arasındaki bağı değerlendiren Sınav şunları
kaydetti: “ Sinema bir sanattır. Sinemanın beyazı, siyahı,
devrimcisi,islamcısı, milliyetçisi olmaz. Sanatı, ideolojinin emrine verirsen,
o sanat değil bildiri kağıdı olur. Sanat
ideolojinin emrine girmez sadece ideolojiler sanatla faydalanır. Sanatın kendi
duruşu vardır.Sanat yaratılışı, varoluşu, insanın nasıl bir ruh hali ve vicdan
içinde olduğu sorgulama işidir."
YÖNETMEN SAMİMİ İSE; ÇIPLAKLIKTA ÇEKEBİLİR, CAMİ DE ÇEKEBİLİR
Sanatın vicdan yaratma işi olduğunu belirten Sınav: “ Sanat, hangi
dilden, ırktan ya da sosyal gruptan olursa olsun, varoluşun içsel sorgunun
yapıldığı alandır. Bunu sinemada yapan yönetmendir. Yönetmen, dünyasında ne
varsa; o sinema onu ifade eder. Aynı
yönetmen çıplak bir filmde çekebilir, camide de
bir film çekebilir. Eğer samimi ise; iki filmde de aynı ruhu bulursunuz.
Sanatın ideolojisi varsa; ideolojisi burada yatar. Bu kavramlar bizi oyalıyor
ve sinemayı da geriletiyor.” şeklinde konuştu.
SANAT OLMADAN TOPLUM, TOPLUM OLMADAN SANAT OLMAZ
Sanat toplum için mi?
Toplum sanat için mi? tartışmalarına değinen Sınav bu tartışmaları saçma
bulduğunu biri olmazsa, diğerin de olmadığını söyleyerek konu ile alakalı bir
anısını şu sözlerle anlattı: “Ben bu hikayeyi rahmetli Metin Erksan’dan
dinledim. Metin Erksan yıllar önce Trt
‘de 5 hikayelik bir dizi çekmişti. Televizyon işi olduğu için, soyut olarak algılanmış. Herkes eleştirmiş ve
sonra Metin Erksan , “Ben kendim için yapıyorum” demiş. Daha sonra Yaşar
Kemal’e bu tartışmaları sorduklarında ,
“Ben halk için yazıyorum”demiş. Bu tartışma alevlendi. Bir gün karşı karşıya
gelmişler ve Yaşar kemal Metin Erksan’a : “ Metincim bende kendim için
yazıyorum ama bu böyle televizyondan
söylemez ki” demiş. Belli bir doygunluğa ulaşmış kişiler böyle bir çıkışlar
yapabilirler. Bu duygu isyan, olarak onun hakkıdır."
TABU NEYMİŞ ŞİMDİ ANLADIM
Yayınladığı dönemde eşcinsel sahnesi ile büyük ses getiren Kılıç
günü dizisiyle o dönemde çeşitli gruplar tarafından protesto edilen Sınav,
dizinin yayınlandığı hafta yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Dizinin bir
bölümü yayınlandı ve beni 28 gazeteci
röportaj yapmak için aradı. Hatta 8 canlı yayın programa davet edildim.
Hiçbirine gitmedim. Ben ve basın danışmanım gazetecilere bölümü izleyip
izlemediklerini sorduk. Lakin hiç kimse izlememişti. Hatta en son dostum Can
Dündar aradı ve NTV’ de haber bülteni sunuyordu. Ben Can’a sordum izleyip
izlemediğini o da izlememiştim. Ben
programa gitseydim izleyecekti. O da sadece 45 saniyelik kısmı izleyip beni
çağırdı. Ama ben gitmedim. Telefonu kapatırken
Can’ a şu cevabı verdim: “ Mustafa filminden sonra Ayşe Arman'a bir
röportaj vermiştin. Ve oradaki manşet çok hoşuma gitmişti. “Tabu neymiş şimdi
anladım” deyip kapattım."
BİR HAFTADA 4 FARKLI SOSYAL GRUP TARAFINDAN PROTESTO EDİLDİM
4 farklı sosyal yapıdan gelen gruplar tarafından protesto
edildiğini söyleyen Sınav, bu dört ayrı kesimin ortak tepkisini sosyolojik bir
analizinin yapılması gerektiğini belirterek,"Ben dizinin o sahnesi
yayınlandığı hafta, aile koruma dernekleri, Zaman gazetesi, gey-eşcinsel
örgütleri ve Alperen ocakları tarafından protesto edildim" dedi.
EN SERT TEPKİ ZAMAN GAZETESİN’DEN GELDİ
En sert yazının Zaman gazetesinden geldiğini anlatan Sınav şu
sözleri kaydetti: “Zaman gazetesinde bir yazar
çok sert bir yazı yazdı. O zaman Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ekrem Dumanlı ile konuştum ve onlara
bari siz beni anlasaydınız dedim. Ben 3 ay boyunca Süleyman Çobanoğlu ile o
sahneyi yazarken sırf reyting için mi yazarım şeklinde konuştum. Keşke şu
soruların cevabını verip ve bütün bölümü izleyip öyle yazsaydı arkadaş beni
dedim. "Niye peygamber gelir? Musa niye Firavunun sarayında büyüdü? Vahiy
hangi şartlarda gelir? Lut kavmi neyi ifade eder?”
BAKIŞ AÇIMIZ ÇOK SIĞ
Kılıç gününde o sahne haricinde 5 hayat öyküsü olduğunu söyleyen
Sınav son olarak şunları söyledi: “O
dizide Musa ve firavunun hikayesini anlatıyorduk. Algımız ne kadar sığ olduğunu
gördüm ve farklı sosyal yapılardan gelen 4 ayrı kesimin sanata bakışını
gördüm. Sonrada ben kendim için sanat yapıyorum demek zorunda
bırakılıyorsun.”
Özel Röportaj: Melek GEDİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder